Anne adayları 9 ay boyunca aynı sorunun yanıtını ararlar, ‘Doğumum
nasıl olacak?’ İlk sezaryenin üzerinden tam 4 asır geçti. Geçen
süre içinde ise doğum şekilleri alabildiğine çeşitlendi: Normal,
sezaryen, ağrılı, ağrısız, acılı, acısız...
Tecrübeli annelere ‘Hamile kaldığınızı öğrendiğiniz andan itibaren
kafanızı en fazla meşgul eden konu neydi?’ diye sorsam, çoğunluk
‘doğumun nasıl gerçekleşeceği konusuydu’ yanıtını verir. Hele anne
adayının karnı biraz büyümeye başlamışsa ve doğacak bebeğin cinsiyeti
de belli olmuşsa en çok bu sorunun yanıtı için kafa yorulur.
Artık doğum yapılacak hastaneyi ve doktoru belirlemek bile doğum
şekline göre değişiyor. Anne adayları arasında o kadar çeşitli rivayetler
dolaşıyor ki, iki günde bir kararınızı değiştirebiliyorsunuz. Ben
de 8 ay boyunca hep aynı soruyla yattım, aynı soruyla kalktım:
‘Doğumum nasıl olmalı?’
35 yaşını aşmış çoğunluk olarak, evde bir ebe yardımıyla doğmuş
olduğumuzu unuturuz. Tam teşekküllü bir hastanede başımıza gelebilecek
en kötü senaryonun kurgusunu yaparız.
Bir gün normal doğumda çocuğun nefes alamadığını düşünerek evham
yaparız, başka bir gün sezaryende narkoz nedeniyle bir daha uyanamayacağımıza
kendimizi inandırırız. Bu kuruntulara bir de hamilelik depresyonunu
eklediğinizde evde şenlik var demektir.
Şiir gibi doğum
Hamileliğimin ilk 6 ayında normal doğumu düşünüyordum. Karnım büyüdükçe
cesaretim de kırılıyordu. Normal mi, sezaryen mi derken 8 ayın sonuna
geldik.
Bir kış günü, cuma sabahı doğum sancım başladı. Sanki daha önce
üç beş tane doğum yapmış gibi bende bir sakinlik, sormayın gitsin.
Kahvaltımı yapıp hastaneye gittim. Bir iki saat sonra artan sancılar
inanılmazdı.
Hele son iki saati yeniden düşünmek bile hala bana korkunç geliyor.
Normal doğum gerçekten zor bir süreç. Ağrı eşiği çok yüksek biri
olmama rağmen son yarım saatte doktorumdan beni öldürmesini bile
istedim.
Ben ölümü düşünürken, annemi gülme krizi tuttu. Çünkü o bana normal
doğumun kolay olmadığını söylemişti. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı.
Kızım Nehir, sancıların başlamasından dört saat sonra dünyaya geldi.Doktoruma
göre ben ‘şiir gibi bir doğum’ yapmıştım. Bana göre ise bir daha
asla yaşamak istemediğim ‘bir kabustu.’ Doğum anı ise inanılmazdı...
Bebeğimin ağlama sesiyle birlikte benim için yeni bir yaşam başladı.
Doğumdan bir iki saat sonra ziyaretçileri karşıladım, oturabildim,
bebeğimle ilgilendim. Yani hayatla bağım kopmadı. Bebeklerini sezaryenle
dünyaya getiren arkadaşlarımın da yanındaydım. Narkozdan uyanma
sürecinde sadece ağrılarını düşünüyorlardı.
Bebeklerini kucaklarına almaları, emzirmeleri daha uzun bir zamanda
gerçekleşiyordu. İlk bir hafta yardım almaları kaçınılmazdı.
İlk sezeryan Amerika'da
Normal doğumda ağrıyı önce, sezaryende sonra yaşıyorsunuz. Son
yıllarda sezaryenler randevulu yapıldığından büyük sürprizler yaşanmıyor.
Bavulunuzu alıp, tatile gider gibi bebeğinizle kucaklaşmaya gidiyorsunuz.
Diğerinde gece ya da gündüz doğum kesesinin yırtılmasıyla, doğumun
sıcak nefesini ensenizde hissediyorsunuz.
Hamileyseniz ve etrafınıza ‘hangi doğum şekli’ diye soruyorsanız,
bu sorunun yanıtını yine kendiniz verebilirsiniz. Bugün bana soranlara
normal doğumun zorluğunu anlatıyorum. Ama güzel taraflarını da söylüyorum.
Sezaryenle doğum yapan arkadaşlarım ise ‘Birkaç saatlik ağrıya
dayanmayı, bebeğimi doğum anında görmeyi isterdim’ diyorlar. Yani
normal doğum yapanlar sezaryeni, sezaryenle doğuranlar normal doğumun
ne olduğunu merak ediyor.
Canlı bir hastada ilk sezaryen 1610 yılında yapılmış. İlk başarılı
sezaryen ameliyatı ise 1794 yılında Amerika’da gerçekleştirilmiş.
Son yıllarda sezaryen ile doğum sayısında büyük bir artış var.
Bunun nedeni anne adaylarının normal doğumdan korkmaları. Kadın-doğum
uzmanları belki bana kızacaklar ama bazıları, gecenin bir yarısı
doğumhanede birkaç saat geçirmemek için sezaryeni tercih ediyor.
Sezaryen sayısının yüksek olmasında bu etkenin de rolü olduğunu
düşünüyorum.
Bir bebek bekliyorsanız şu cümleyi unutmayın; Doğum sancılarının
belli bir amacı vardır. Her sancı sizi bebeğinize biraz daha yaklaştırır.
Kararı siz vermelisiniz
Etrafınızdan duyduklarınız gözünüzü korkutmasın. Her doğumun kendine
göre olumlu ve olumsuz yönleri var. Doktorunuzla konuşup, durumunuza
en uygun yöntemi içinize sinerek seçmeyi deneyin. |