l |
Gebelikte Mineral Kullanımı |
Hamileliğin başlangıcında gözle görülemeyecek kadar küçük olan bebek, doğum
sırasında yaklaşık 3300 gram ağırlığında ve 50cm. boyundadır. Gebelik,
insanoğlunun en hızlı büyüdüğü dönemdir. Bu dönemde bebek, gerekli
besinleri, göbek kordonu yoluyla annesinden almaktadır. Bu nedenle hamilelik
sırasında anne adayının beslenmesi, bebeğin sağlıklı ve yeterli gelişimi
için çok önemlidir. Anne için de; sağlıklı ve iyi bir gebelik dönemi
geçirmek, gebeliğe özgü bazı sorunları yaşamamak veya daha az yaşamak, daha
rahat bir lohusalık dönemi geçirmek, lohusalıkta anne sütünün yeterli ve
kaliteli olması gibi nedenlerden dolayı, beslenme alışkanlıklarınızı tekrar
gözden geçirmeniz gerekmektedir.
Bir kişinin günlük alması gereken kalori miktarı, yaklaşık olarak 2000
kaloridir. Gebelikte bu oran çok fazla artmaz; gebeliğin başlarında 2100
kalori iken, 2. ve 3. trimesterde 2300 kalori olacaktır. Onun için doğru
olan, gebelik sırasında daha fazla yemek değil, bebeğin büyüme ve gelişmesi
için gerekli besin maddelerinden almaya daha fazla dikkat etmektir.
Hamilelik olsun olmasın, beslenmedeki temel düşünce, dengeli beslenmedir.
Gebelikte de; protein, lipit (yağ), karbonhidrat (şeker), vitamin ve mineral
içeren besinlerden dengeli bir şekilde almak, hem bebeğin iyi beslenmesini
sağlayacak, hem de sizin gereğinden fazla kilo almanızı önleyecektir.
Kilonuzu izleyin:
Hamilelikte genel olarak önerilen kilo alımı miktarı, ortalama 12-15
kilodur. Bu miktar, annenin boyu ve gebelik öncesi kilosu ile değişebilir.
Vücut kütle indeksi (BMI= kilo/boyun karesi [kg/m2]) normalden az olan zayıf
kadınlarda bu miktar daha fazla, normalden fazla olan şişman kadınlarda daha
az olmalıdır. (Vücut kütle indeksinin normali: 20-26 kg/m2)
İdeal kilo alımı miktarını ortalama 12 kilo olarak kabul edersek, bunun 4
kilosu, gebeliğin ilk yarısında (ilk 20 haftada), kalan 8 kilosu da ikinci
yarısında (ikinci 20 haftada) olmalıdır. Bu da, gebeliğin ikinci yarısında
haftada ortalama 400 grama eşdeğerdir. İlk üç ayda kilonuz, genelde sabit
kalır. Hatta, bulantı ve kusmaların çok olduğu durumlarda bir miktar kilo
kaybı da görülebilir. Bu durumda telaşlanmaya gerek yoktur, bulantılar
bittiğinde kilo almaya başlayacaksınız. Bu dönemde bebeğin yetersiz
besleneceği düşüncesine kapılmayın; bebek ilk üç ayda çok küçüktür, hiçbir
şey yemeseniz de tüm ihtiyaçlarını anne vücudundan karşılayacaktır. Gebelik
sırasında anne tarafından en çok kilo alınan dönem, 5,6 ve 7. aylardır. Tüm
gebelik boyunca fiziksel harcamalar giderek azalırken, iştahın arttığını
unutmayın.
Gebelikte genel olarak önerilen, tüm temel besin maddelerinden her birinin
yeterli ve düzenli olarak alınmasıdır. Temel besin maddeleri; proteinler,
lipitler (yağlar), karbonhidratlar (şekerler), vitaminler ve minerallerdir.
Şekerli ve yağlı gıdalar, besleyici özelliği düşük, kalori oranı yüksek
gıdalardır, kolayca depo edilirler ve fazlasının bebeğinize faydası yoktur.
Ayrıca protein ve vitamin-mineral içerikli gıdaların içinde de yeterli
oranda şeker ve yağ bulunmaktadır. Genel olarak 1 gram lipit 9 kalori, 1
gram protein 4 kalori verir. Bu nedenle, lipit yönünden zengin besinleri,
yağlı etleri, yağlı peynirleri, margarin, tereyağı, sıvı yağ gibi besinleri
azaltmak gerekir. Ayrıca gizli yağlar içeren besinleri de: kızarmış patates,
kızartmalar, pastalar, hamur işleri, vb.
Karbonhidrat içeren şekerli gıdalar da, sindirim sırasında kolayca yağa
dönüşen yiyeceklerdir.
Şekerlemeler, hamur işleri, tatlılar, çikolatadan kaçının.
Kahvaltıda yediğiniz reçel, bal miktarını, çay veya kahveye koyduğunuz şeker
miktarını azaltın. (Kahve, kola ve çikolata, yoğun miktarda kafein
içerirler. Bunların fazla miktarda alımı, hem sindirim sistemini
zorlayacağından, hem de kafeinin bebeğe olası zararlı etkilerinden dolayı
önerilmemektedir. Çayda tein maddesi vardır, kafein kadar olmasa da aşırı
alımı aynı etkileri oluşturabilir, gebelikte mümkünse çayı açık için.
Beyaz ekmeği, patatesi, nişastalı yiyecekleri (makarna, pirinç pilavı, vb.)
azaltın.
Arada sırada atıştırılan bisküviler, abur cubur yiyecekler, çerezler de
azaltılmalıdır. Küçük bir elmalı pasta dilimi, haşlanmış iki patatesle bir
biftekten daha fazla kalori verir.
Gebeliğin takibi sırasında çok kilo aldığınız ortaya çıkarsa, sıkı bir diyet
veya egzersiz yaparak kilo vermeyi düşünmeyin. Gebelikte sıkı diyet
yapılması sakıncalıdır. Bebeğin her hafta gelişimi devam etmektedir. Kilo
vermek için yapılacak egzersizler de, kasık veya karın ağrılarına, hatta
erken doğum ağrıları denen rahim kasılmalarına yol açabilir. Gebelikte
egzersiz, kilo vermek amacıyla değil, kasların ve dokuların esnekliğini
korumak ve doğuma hazırlamak amacıyla yapılmalıdır. Çok kilo aldığınızı
gördüğünüzde, beslenmenizi tekrar gözden geçirmek ve gereksiz kilo aldıran
yiyecekleri hemen azaltmak, doğru olandır.
Gebelikte dengeli ve düzenli besleniyorsanız, vitamin ve mineral içeren
meyve ve sebzeleri bol miktarda alıyorsanız, düzenli vitamin hapı kullanımı
gerekmeyebilir. Gebelik boyunca prensibiniz şu olmalıdır: doğal olanı yapay
olana tercih edin. Hazır satılan meyve suları yerine taze sıkılmış meyve
suyunu tercih edin; sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş etler yerine
işlenmemiş, taze etleri alın; vitamin haplarına bağlı kalmak yerine doğal
vitamin ve mineralleri içeren taze sebze ve meyveleri tercih edin, sakarin
veya aspartam gibi yapay tatlandırıcılar yerine şeker kullanın, gibi.
Yetersiz beslenip vitamin ilaçlarına güvenildiğinde gerekli olan tüm
ihtiyacın karşılanamayacağından emin olabilirsiniz.
Gebelik sırasında sadece demirin dışarıdan ek olarak alımı zorunludur (başka
hiçbir sorun yok ve koruyucu önlem gerekmiyorsa). Demir içeriği yüksek
besinlerden ne kadar çok alsanız da, özellikle gebeliğin 2. yarısında demir
içeren ilaçlardan kullanmanız gerekecektir. Gebelikte vücudun demir
ihtiyacının tümünün besinlerden karşılanması için alınması gereken besin
miktarı, aşırı kilo alınmasına neden olur ve uygun bir beslenme şekli
değildir. İkiz gebeliklerde, kansızlık belirtileri olan anne adaylarında
normalden fazla dozlarda demir alımı gerekebilir. Alacağınız demirin
bebeğinizin demir depolarının oluşumunda önemli rol oynadığını unutmayınız.
Gebelik sırasında öğün sayısını arttırarak aynı miktardaki besini almak,
midenin aşırı dolmasını ve bulantı, mide yanması, barsaklarda gaz birikimi
ve şişkinlik gibi hazımsızlık sorunlarının oluşmasını önleyecek, sindirim
sisteminizin daha rahat çalışmasını sağlayacaktır.
Su, temel bir besin maddesidir. Suyu ve sıvı gıdaları gebelik öncesi döneme
göre daha fazla oranda almanızın çok sayıda yararları vardır. Su, vücuttaki
zararlı oksijen radikallerini azaltır (antioksidan özellik), idrar
yollarının temizlenmesini sağlar, olası kabızlık sorununu önler, özellikle
yaz aylarında halsizlik şikayetlerini azaltır. Gebelikte mide boşalması
gecikir ve mide içeriği midede daha uzun süre kalır. Bunun sonucunda daha
fazla salgılanan mide asidi, mide mukozasını tahriş eder ve mide yanmalarını
oluşturur. Bol miktarda sıvı alımı, bu mide asidi fazlasının verdiği
rahatsızlığı da azaltır.
Protein içeren besinler:
Proteinler, organizmanın temel yapı taşlarıdır. Vücudunuzun bütün dokularını
oluşturur ve yeniler. Bebeğinizin gelişimi için de en temel besin türüdür.
Kırmızı ya da beyaz et (dana veya koyun eti, tavuk, balık), yumurta, süt ve
süt ürünleri, baklagiller, ceviz, fındık, yerfıstığı, ekmek ve tahıllar,
başlıca protein kaynaklarıdır. Bitkisel proteinler, hayvansal proteinlerle
aynı biyolojik değeri taşımaz, yalnız başına tüketildiklerinde hayvansal
kaynaklı proteinlerin yerini dolduramaz. Sadece kırmızı etin yenmediği
vejetaryen beslenme şekli, gebelikte sakınca oluşturmayabilir, ancak tavuk
veya balık etini, süt ve süt ürünleri gibi bütün hayvansal gıdaların
yenmediği katı vejetaryenlik, gebelikte kesinlikle sakıncalıdır ve
kaçınılmaz beslenme yetersizliklerine ve bebekte büyüme ve gelişme
geriliğine neden olur.
Lipit (yağ) içeren besinler:
Bunlar, tabii ki sıvı yağlar (mısırözü yağı, zeytinyağı, çiçek yağı),
tereyağı, margarin, ayrıca tam yağlı sütler, yağlı etler, yağlı balıklar
(tonbalığı, levrek, vs.), çerez türleri (ceviz, fındık, badem, fıstık) ve
yumurta sarısıdır.
Yağlar temel besin maddesi olup dengeli beslenme için gereklidir ama az
miktarda olmak kaydıyla. Zaten sindirimi zor olan yağların en kolay
sindirilebilecekleri şekliyle çiğ olarak tüketmek, kızartma yağından
kaçınmak gerekir.
Karbonhidrat (glikoz,şeker) içeren besinler:
Her türlü hamur işleri, pastalar, şekerlemeler, ekmek, bal, reçel, pirinç,
patates, nişastalı yiyecekler, pilav, makarna, tatlılar, olgun meyveler,
başlıca karbonhidrat kaynaklarıdır. Ayrıca meyvelerden muz, üzüm, erik,
incir, hurmada bol miktarda bulunur. Bu besinlerden aşırıya kaçmamak üzere
almaya devam edilebilir. Eğer çok kilo almaya başlarsanız, ilk olarak
azaltmaya başlamanız gerekenler bunlardır.
MİNERALLER:
Demir:
Gebelik sırasında kan hacmi %50 oranında artar ve rölatif bir anemi tablosu
oluşur. Bunu ve bunun belirtilerini gidermek için gebelik boyunca düzenli
demir alımı çok gereklidir. Ayrıca gebeliğin ikinci yarısında bebek, demir
depolarını oluştururken annenin demir depolarından kullanır. Demir
eksikliğiyle doğan bebekte halsizlik, meme emememe görülür ve dolayısıyla
gelişimi yavaşlar. Günde 60mg. elementer demir (Fe++) alımı önerilmektedir.
Demirden zengin gıdalar; karaciğer, dalak gibi sakatatlar, kırmızı et,
yumurta sarısı, kuru meyveler, beyaz fasulye, mercimek, dereotu, ıspanak,
maydanoz, badem, fındık, ceviz, yulaf ezmesidir. Ancak gıdalarla demir
ihtiyacı karşılamak çok fazla kalori alımı sonucunu doğuracağından gebelikte
demir tedavisi önerilir.
C vitamini demir emilimini arttırdığından turunçgiller, domates gibi C
vitamininden zengin gıdalardan da alınmalıdır.
Kalsiyum:
Kemik ve diş gelişimi için çok gerekli bir maddedir. Ayrıca kas dokularının
kasılma fonksiyonunun sağlanmasında ve kan pıhtılaşması mekanizmasında
önemli rolleri vardır. Karnınızdaki bebeğin iskelet sistemi ve dişlerinin
gelişimi için yeterli miktarda kalsiyum almanız gereklidir. Bu gereksinim,
dengeli beslenmeye ek olarak günde en az bir bardak süt içmekle
sağlanabilir. Süt içmekte zorlanıyorsanız yoğurt, ayran ve peynir gibi süt
ürünleriyle de karşılayabilirsiniz. Ancak unutmayın; sütte daha fazla
kalsiyum vardır ve sütün içindeki proteinler ve laktoz denilen süt şekeri de
gebelikte çok faydalıdır.
Özellikle üçüncü trimesterde bebeğin iskelet sistemi ve diş gelişimi en
hızlı aşamasındadır ve kalsiyum gereksinimi önemli ölçüde artar. Bu nedenle
günlük süt tüketimi de yarım litreye (yaklaşık iki su bardağı) çıkmalıdır.
Bu dönemde alınan kalsiyum ayrıca lohusalıkta süt yapımında kullanılmak
üzere depolanmaktadır. Ancak şu da bilinmelidir ki, hamilelikte fazla
miktarda süt içmek gereksizdir. Süt; kalsiyum, protein ve vitaminleri bol
miktarda içerdiği gibi yağ da içermektedir. Dengeli beslenmenize rağmen
günde yarım litreden fazla sütten içiyorsanız, gereğinden fazla kilo
almanızı sağlar. Ancak yağı alınmış sütlerde bazı yağda eriyen vitaminler de
(A,D,E,K vitamini) kaybolduğundan önerilmemektedir.
En fazla kalsiyum içeren besinler, süt ve süt türevi olan peynir ve
yoğurttur. Ayrıca; kuru incir, kuru fasulye, tere otu, karnabahar, lahana,
ıspanak, yumurta ve içme suyunda da bulunur. Peynirlerden de sert peynirler
grubunda olanlar (kaşar ve tulum gibi) daha fazla kalsiyum içermektedir.
Sütten bulaşabilecek bazı hastalıklar nedeniyle taze peynirden her zaman
olduğu gibi kaçınılmalı, pastörize süt ürünleri tercih edilmelidir.
Flor:
Gebelik sırasında bebeğin dişlerinin oluşumu ve ileride sağlamlıkları için
gebeliğin ikinci yarısında günde 2,2mg. flor alınması önerilmektedir, ancak
bu konuda tam bir görüş birliği yoktur. Emziren annelerin flor alması, anne
sütünde flor oranını arttırmaz.
Sodyum:
Sofra tuzunda bulunan temel bir mineraldir. Gebelikte sodyum eksikliği,
diüretik (idrar söktürücü) ilaç alımı olmadıkça çok nadirdir. Preeklampsi
durumundan korunmak için diyetteki ekstra tuzu azaltmak gerekir. Tam tuzsuz
diyet, sodyum alımını azaltacağından, zararlı bile olabilir. Bu nedenle
preeklampsi korunmasında önerilen, yemek pişirme sırasında normal miktarda
tuz konması, sofrada yeniden eklenmemesidir.
Magnezyum:
Besin maddelerinde yaygın olarak bulunduğundan dengeli beslenen bir anne
adayında takviye edilmesine gerek yoktur. Ancak bazen gebeliğe bağlı kas
kramplarında, etki mekanizması tam olarak açıklanamamasına karşın, düşük doz
magnezyum verilmesi etkili olabilmektedir.
Fosfor:
Besinlerin içinde yaygın olarak bulunan bir madde olduğundan ileri derecede
beslenme yetersizliği ve böbrek yetmezliği hastaları hariç, fosfor eksikliği
çok ender görülür.
Folik asit:
Marul, tere otu, ıspanak, ceviz, badem, brokkoli, kavunda bulunur. Peynir,
özellikle ekmek kabuğu, avokado, lahana, yeşil biber de çok iyi birer folik
asit kaynağıdır. Folik asit, kan hücresi yapımında, aminoasit yapımında ve
hücrelerin yenilenmesinde çok önemli görevler üstlenir.
Gebeliğin ilk trimesterindeki (ilk 12 haftasında) folik asid eksikliği,
bebeklerde nöral tüp defekti (NTD) adı verilen omurga defektlerine yol
açabilmektedir. Bu nedenle gebelik öncesi 3 ay boyunca ve gebeliğin ilk 12
haftasında günde 400mg. folik asid kullanımı önerilmektedir. |
|