Kan grubu her bireyin bilmesi gereken bir bilgidir. Ama öyle ki çoğu Ana
doğum yaptıktan sonra bile kan grubunu bilmez. Ana'nın kan grubunun negatif
olması kan uyuşmazlığı riski demektir. Ayrıca doğum sırasında her Ana için
kan gerekebilir. Kan bulmak ülkemizde her zaman sorundur. Bu nedenle
gerektiğinde kan verebilecek aile yakınları ya da arkadaşların önceden
saptanması akılcı bir önlem olacaktır
Kan Sayımı:
Otomatik cihazlarla yapılan kan sayımı incelemeleri bize kan ile ilgili
birçok bilgi sunar. Kan sayımı ayrıca birçok kan hastalığının ilk
belirtilerini ortaya koyması açısından önemlidir. Her kadının hamile
kalmadan önce mutlaka yaptırması gereken bir incelemedir.
Hemoglobin:
100 cc kanda ne kadar demir taşıyıcısı hemoglobin molekülü olduğunu
gösterir. Hemoglobin miktarının 11 gramın altında olması kansızlık
belirtisidir ve tedavi gerektirir. Hamilelik öncesi hemoglobin değerinin en
az 12 gram olması gerekir.
Hematokrit:
Kanın iki kısmı vardır. Katı kısmı yani kan hücreleri ve sıvı kısmı yani
serum. Hematokrit 100 cc kanın ne kadarının hücre olduğunu gösterir.
Kadınlarda bu değer en az %38 olmalıdır. Hamilelik öncesi %35'in altında
olmamalıdır. Özellikle sık ve çok adet gören bayanlarda demir eksikliği
anemisine bağlı olarak hem hemoglobin, hem de hematokrit düşük çıkacaktır.
Gerekli tedaviyi görmeden hamileliğe başlanmamalıdır.
Lökosit Sayımı:
Beyazküre yada akyuvar olarak bilinen hücrelerin sayımıdır. On binin
üzerinde çıkması mikrobik bir hastalığın belirtisi olabilir. Bazı gizli ve
uzun süreli mikrobik hastalıklarda ise dört binin altına düşer. Ancak
hamilelikte lökosit sayısının 15 binleri bulması normal kabul edilir. Bu
nedenle sadece lökosit sayısna bakarak teşhise itmek hamilelikte yanıltıcı
olabilir ve gerekisz tedavilere yol açar.
Trombosit sayımı:
Kanın pıhtılaşmasını sağlayan minik plak şeklindeki hücrelerdir. Eksikliği
halinde kan geç pıhtılaşır. Bu durumda periferik yayma denilen kan
hücrelerinin mikroskop altında incelenmesi ile kanama ve pıhtılaşma zamanı
gibi incelemelerin yapılması zorunludur. Aksi halde hamilelikte kanama ile
ilgili ciddi sorunlarla karşılaşılır.
MCV
Kırmızı kan hücrelerinin çapını yani büyüklüğünü gösterir. Bu değerin
normalden küçük olması demir eksikliğine bağlı kansızlığın belirtisidir.
Normalden büyük hücreler ise B12 vitamini ve folik asit eksikliğinin
habercisidir. Bu iki vitamin eksikliği de kansızlık yapar.
MCV'nin esas önemi Talasemi taşıyıcılığının ilk habercisi olmasıdır. Akdeniz
ülkelerinde sık görülen bu kan hastalığı hem anne hem de baba taşıyıcı
olursa bebekte ortaya çıkabilir. Talasemi taşıyıcılarında MCV değeri oldukça
düşüktür. Demir eksiklği düzeltildiği halde MCV değeri küçük ise daha ileri
incelemeler yapılması gerekir. Ancak bundan önce baba'nın kan sayımının
yapılması daha uygun olur. Eğer baba da taşıyıcı değilse, ana taşıyıcı olsa
bile bebek risk altında değildir. En kötü olasılık Can'a da taşıyıcılığın
geçmesidir. Hemoglobin elektroforezi dediğimiz bir incelemeyi bebeğin
taşıyıcı olma olasılığını bilmek isteyen Ana'lar yaptırabilir.
Tam Idrar Tahlili
Tam idrar tahlili sayesinde böbrek hastalıkları, şeker hastalığı, karaciğer
hastalığı,idrar yolu ve kesesi hastalıkları ve enfeksiyonları hakkında bilgi
sahibi olunur. Sarılığın ilk tanısı idrar sayesinde konabilir. Ileri
derecede beslenme bozukluğu olanlarda idrarda keton denen madde açığa çıkar.
Idrarda protein olması birçok hastalığın ilk belirtisi olabilir.
Idrar mikroskopisi:
Idarda bulunan hücrelerin mikroskop altında incelenmesi ile kan, iltihap,
taş, kum, böbrek hastalığı gibi birçok hastalık hakkında bilgi edinilir.
Idrar Kültürü
Kadınlar erkeklere göre daha sık idrar yolu hastalıklarına yakalanırlar.
Çünkü idrar yolunun ağzı ile vajen arasında yakın ilişki vardır. Vajen
yolundaki mikroplar doğrudan veya dolaylı yollarla idrar boşaltan kanala (uretra)
ulaşabilir. Hamilelikte bu risk daha da artar. Herhangi bir yakınma ya da
idrar tahlilinde bozukluk olmadan kültürde mikrop saptanabilir. Hamilelik
öncesi bu iltihapların kurutulması gerekir.Yoksa hastalık hamilelikte ciddi
böbrek hastalıklarına, erken doğumlara ve Can'da gelişme bozukluklarına
neden olabilir. Ayrıca hamilelik sırasında uzun süre antibiyotik
kullanılması da Can için sakıncalıdır. Kültür sayesinde enfeksiyon yaratan
mikrobun cinsi saptanır. Antibiyogram adı verilen inceleme ile de mikrop
için en etkili ilaç belirlenir. Böylece tedaviden olumlu yanıt alma
olasılığı artar.
Açlık Kan Şekeri
Aç karnına kan şekerinin ölçülmesi gizli bir şeker hastalığını ortaya
çıkarmaz. Ancak hamilelik öncesinde veya başında ölçülecek açlık kan şekeri
karşılaştırma yapılabilmesi için gereklidir. Çünkü hamileliğin ilk 3 ayında
kan şekeri 20-30 mg azalır. Bu azalma şeker hastalığına eğilimi olanlarda bu
kadar belirgin olmaz. Ayrıca bazen üst sınırda çıkan sonuçlarla
karşılaşılabilir. Bu durumda hamilelik başlamadan önce şeker yükleme testi
yapılması gerekir.
HbA1c
Bu test şeker hastalığı olan ana adaylarının kan şekerlerinin dengelenip
dengelenmediğini anlamak için yapılır. Eğer şeker yeteri kadar kontrol
altında değilse sonuç normalden yüksek çıkar.
HBsAg:
Serum Sarılığı olarak bilinen Hepatit B 'nin taşıyıcılığını gösterir. Bu
hastalığı geçirenlerin %10-15'inde hastalık bedenden atılamaz. Süreklilik
kazanır. Sarılık taşıyıcılığı doğum sırasında bebeğe bulaşır ve onda
sarılık, siroz, karaciğer kanseri gibi hastalıklara yakalanma riskini
arttırır. HBsAg pozitif çıkan analarda HBeAg bakılmalıdır. Bu ölçüm de
pozitif çıkarsa bebeğe bulaşma riski çok daha fazladır. Bu durumda doğumdan
önce sarılığa karşı serumu ve aşıyı hazır bulundurmak gerekir. Bu koruyucu
aşı ve serum yapılırsa bebeğin karaciğer hastalıklarına yakalanma riski
ortadan kalkar.
HIV testi
AIDS olarak bilinen bu mikrobik hastalık son zamanlarda Ülkemizde yaygınlık
kazanmaya başlamıştır. Bu hastalık da aynı B Hepatiti gibi doğum esnasında
bebeğe geçer. Bu nedenle HIV testi hamilelik öncesi her kadının yaptırması
gerekli tetkikler arasına girmiştir. Özellikle geniş kitlelere hizmet veren
işyerlerinde çalışan hanımlar bu testi ihmal etmemelidir.
Sifiliz (VDRL)
Cinsel temas ile bulaşan bir hastalıktır. Bel soğukluğu ya da frengi olarak
bilinir. Farklı kişilerle cinsel temasda bulunanlarda sık görülür. Ülkemizde
de eskisi kadar yaygın olmamakla birlikte hala görülmektedir. Plasenta
aracılığı ile Ana'dan Can'a kolayca geçer. Can'da doğumdan sonra cilt
döküntüleri yapar. Burunda çöküklük, alında kabarıklık, karaciğer-dalak
büyüklüğü, sağırlık gibi bir çok hastalığa yolaçar. Anne tedavi edilmezse
Can ölümleri, yenidoğan ölümleri çok sık görülür. Yaşayanlarda ise sakatlık
kaçınılmazdır.
TORCH.
Hamilelik sırasında bebeğe geçip sakatlıklara yolaçan mikroplar için
kullanılan bir kısaltmadır
T
Toksoplazmozisi temsil eder. Ege bölgesinde yaşayan insanların %40'ından
fazlası bu mikropla karşılaşmıştır. Bu kadar sık rastlanmasının nedeni çiğ
köfte yeme alışkanlığıdır. Bayanların köfte ve dolma yaparken lezzet
kontrolü yapma alışkanlığı ve kedi dışkısı ile kirlenmiş yiyecek yenmesi bu
mikropla karşılaşma olasılığını arttırır. Hamile adayları kedi ile
oynamamalı, çiğ et ve sebze elledikten sonra ellerini iyice yıkamalı, çiğ
süt içmemeli, bahçe ve toprakla uğraşırken eldiven giymelidir.
O
Sakatlığa neden olabilecek mikropları temsil eder. Bunlar arasında
kabakulak, çocuk felci, su çiçeği, bel soğukluğu ve kızıl hastalığına yol
açan mikroplar vardır.
R
Kızamıkçık demektir. Bu hastalık hamilelik sırasında büyük tehlike
oluşturur. İlk iki ayda bu mikrobun anaya bulaşması %60 oranında sakatlığa
veya düşüğe neden olur. Bu mikrop bölgemizde çok yayın olup %95 oranında
çocuklukta geçirilir. Önlem olarak hamilelik öncesi kanda bu mikrobun
geçirilip geçirilmediğini gösteren teste bakılmalı, geçirilmemişse mutlaka
aşısı yaptırılmalıdır.
C
Sitomegalovirus denen bir mikrobu temsil eder. Ege bölgesinde yaşayan
doğurganlık çağındaki kadınların %50'si bu mikroba karşı bağışıklık kazanmış
durumdadır. Hamilelik sırasında bulaşırsa Can %2 oranında önemli risk
altındadır.
H
Herpes Simpleks tip 2 mikrobunu temsil eder. Ananın doğum kanalında mevcut
olduğu takdirde doğum sırasında Can'a bulaşır. Hamilelik sırasında bulaşırsa
düşük ya da ölü doğum yapar. Bizim ülkemizde pek yaygın değildir.
Sonuç olarak Ülkemizde TORCH enfeksiyonları önemli derecede yaygındır. Bu
nedenle hamilelerde ve yenidoğanlarda sorun oluşturan enfeksiyonların erken
saptanması ve gerekli önlemlerin alınması ile, doğacak Can'ın sağlığı
korunmuş olacaktır.
-Vajinal Kültür
Özellikle önceki hamileliklerinde erken doğum yapmış analarda yapılması
gereken bir incelemedir. Bu inceleme ile vajen içinde ciddi bir mikrop olup
olmadığı anlaşılır. Beta hemolitik grubu streptokoklar erken doğuma neden
olurlar. Bunlar mevcutsa kültürde saptanan mikroba uygun antibiyotiklerle
tedavi edilmelidir.
Servikal ve Vajinal Yayma
Smear adıyla bilinen bu inceleme ile rahim ağzı kanserine neden olabilecek
belirtiler ortaya çıkarılır. 30 yaşını geçmiş her Ana adayının yaptırması
gereken bir incelemedir. Ayrıca bu inceleme ile vajende mantarların,
trikomonasın ve diğer mikropların yol açtığı iltihabi hastalıklar
belirlenebilir. Bu iltihapların hepsi hamilelik sırasında değişik sorunlara
neden olur. Bu nedenle hamile kalmadan önce inceleme yapılması yerinde olur.
Kromozom İncelemeleri
Akraba evliliği yapmış olanların veya genetik hastalığı düşündüren
sakatlıklara sahip bebek doğurmuş Anaların hamilelik öncesinde hücrelerini
inceletmeleri uygun olur. Kan alınarak yapılan bu inceleme ile ana ve babada
bir genetik bir rahatsızlık olup olmadığı anlaşılır.
Hamilelik testleri
Daha 10 yıl öncesine dek bir kadının hamileliğini doğrulaması çok güçtü.
Adet günü geciken her kadın hamilelikten şüphe eder. Ençok bilinen yöntem
bir idrar tahlili ile hamileliği doğrulamaktır. Günümüzde bu testlerin
uygulanması oldukça kolaylaştı. Artık bu testler her eczanede satılıyor ve
her aile bu testleri kolayca kullanabiliyor.
Hamilelik testinin neyi saptadığını iyi bilmek gerekir. Dölyatağına yerleşen
Can hücreleri HCG denilen hamilelik hormonunu salgılamaya başlar. Bu madde
Ananın idrarı ile bozulmadan vücuttan atılır. Hamilelik testleri işte bu
maddeyi saptamaktadırlar.
Bu testler sadece, bu maddenin vücut tarafından yapıldığını gösterir. Bu
maddeyi salgılayan hücreler doğrudan Can'a ait hücreler değildir. Plasentaya
ait hücrelerdir. Bu nedenle sağlıklı gelişmeyen hamileliklerde de test
pozitif çıkabilir. Örneğin rahmin dışında gelişen hamilelikler, mol
dediğimiz üzüm hamilelikleri, boş gelişen hamilelikler ilk akla
gelenleridir. Bu nedenle sağlıklı hamileliğin kesin tanısı ancak ultrason
yapılarak anlaşılabilir. Ultrasonda Can'ın kalp atışlarının ve uterus içinde
olduğunun görülmesi ile sağlıklı gelişen bir hamilelik olduğu
kesinleştirilebilir.
|